Oncelikle insan olarak her zaman yeni şeyler öğreniriz. Bu öğrenme sürecinde zaman zaman fıtratımız gereği yanlışlar da yaparız. Ama bu yapılan yanlışlar öğrenmemize asla engel olmamalı.
Yeni öğrendiğimiz bir konuda yapılan yanlışlar yanlıştan daha ziyade doğruyu öğrenmek için gösterilen gayretler olarak görülür.
Onun için Kur’an okumayı öğrenirken yaptığımız yanlışlar bizi ümitsizliğe itmesinden daha çok doğruya götüren bir köprü olarak düşünmeli ve doğruyu öğrenme gayretini göstermelidir.
Kur’an, Rabbü’l-Alemîn’in bizlere en son ve en mükemmel mesajıdır. O, her yönü ile insana hayat kaynağıdır. Lafzıyla da manasıyla da mucizedir. İnsanlık, iki cihanın saadetini ancak ve ancak onu okumak, anlamak ve gereğini yerine getirmekle temin edebilir.
O öyle bir kitaptır ki, bu güne kadar ilk günkü tazeliğini ve sağlamlığını muhafaza etmiş yegane ilahi hitaptır. O, kendisiyle ibadet olunan, harfi başına sevap kazandıran bir hazinedir. Katı kalpleri yumuşatan, onulmaz dertlere derman olan bir şifa kaynağıdır. Onunla öyle veya böyle haşir neşir olan mutlaka nasipdar olur.
Kur’an-ı Kerim, âlemlerin Rabbi olan Allah’ın (c.c) kullarına en büyük bir armağanıdır.
Kur’an, insanları doğru yola ulaştıran, hak ile batılı birbirinden ayıran (Bakara, 2/205); müminler için rahmet ve şifa olan (İsra Suresi, 17/82) ; müminlerin öğüt ve nasihat almaları için indirilmiş bulunan (Kamer Suresi, 54/17); takva sahipleri için bir rehber(Bakara Suresi, 2/2); Rabbimizden bir öğüt, içimizdeki dertlere bir şifa, bize doğru yolu gösteren bir hidayet ve rahmettir. (Yunus Suresi, 10/57)
Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Kur’an’ın üslubuyla konuşan, doğruyu konuşmuş olur. O’nunla amel eden, mutlaka mükâfat görür. Kim onunla hüküm verirse, adaletle hükmeder. Kim ona çağrılırsa, doğru yola çağrılmış olur.” (Tirmizî, Fedailü'l-Kur’ân, 14)
DİĞER MENÜ
KİMLER SİTEDE
162 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi